Evvela şu hususun iyi bilinmesi gerekir. Namaz bir ibadettir. İbadetlerde de önemli olan dinin koyduğu formüllere uygun hareket etmektir. İbadetler Allah emrettiği için, O’nun istediği zamanda, O’nun gösterdiği şekilde ve O’nun rızasını kazanmak niyetiyle yapıldığında ibadet hükmüne geçer. Dinin belirlediği zaman ve formatın dışında ibadet adına yapılanlar ibadet hükmünü almadıkları gibi bir kıymet de ifade etmez.
Bu itibarla namaz ibadeti de Kur’an’da nasıl emredilmiş, Peygamber Efendimiz (sas) tarafından nasıl gösterilmişse aynen öyle korunup uyguladığında, herhangi bir değişiklik, artırma ve eksiltmelere gidilmeyerek, Peygamberimiz tarafından öğretilen şekilde gerçekleştirildiğinde ancak - ibadet olarak kalır. Aksine insan, Allah’ın koyduğu ibadet kurallarına kendi mantığını ve tasarruflarını karıştırdığında, ibadeti kendi mana ve muhtevasından çıkarmış olur. Böylece Allah’a yakınlaşma vesilesi olan ibadeti, bir uzaklık sebebi haline getirmiş olur.
Kur’an-ı Kerîm’de namaz kılınırken setr-i avret yapılması emredilmiştir. (A’raf suresi, 7/31) Namaz kılarken örtünmenin kadın ve erkeğe göre olması gereken ölçüleri ise Peygamber Efendimiz tarafından öğretilmiş, o zamandan günümüze Peygamber Efendimizin verdiği ölçüler içinde namaz kılınagelmiştir. Bu konudaki fiili uygulamanın yanında bizzat sözlü olarak da Peygamberimiz’den namaz kılarken kadının el ve yüzü hariç vücudunun örtünmesi gerektiği rivayetleri kaynaklarımızda net olarak bildirilmiştir. Ümmü Seleme validemiz kadının nasıl bir kıyafet içerisinde namaz kılması gerektiğini Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) e sormuş Allah Resulü de bu husustaki ölçüyü şu şekilde ifade buyurmuştur: “Kadın bütün vücudunu örten bir elbise (eller ve yüz hariç) ve başını tamamen örten bir örtü içinde namaz kılar.” (Ebu Davud, Salat, 83; Muvatta, Cemaat, 35)
Yine bu konuda Peygamber Efendimizin (s.a.s.) bu günlerde mevzu edilen sorunun cevabını asırlar öncesinden vererek şöyle buyurmuştur: “Buluğa ermiş bir kadının namazı ancak başını örterek kıldığı zaman kabul olur, başı açık kıldığı namaz kabul olmaz.” (Ebu Davud, Salat, 84; Tirmizî, Salat, 160; İbn-i Mace, Taharet, 132)
Kadının namaz kılarken başının örtünmesi gerektiğinde icma ve ittifak vardır. Ve bir kadın başı açık olarak namaz kılmışsa iade etmesi gerekir.
Kadın-erkek aynı safta namaz kılabilir mi?
Cemaat halinde namaz kılarken erkek, kadın ve çocukların ne şekilde namaza duracakları da Peygamber Efendimiz tarafından öğretilmiş ve bu uygulama da günümüze kadar korunarak gelmiştir.
Cemaat halinde namaz kılınırken ilk önce erkekler sonra çocuklar daha sonra da en arkada kadınlar saf yaparlar. Bu fiili uygulamanın esasları da kaynaklarımızda mevcuttur. Bu konuda bir çok hadis vardır. Bunlardan bir kaçını misal verebiliriz:
Peygamber Efendimiz toplu namaz kılarken safların ne şekilde olacağını bizzat kendisi belirlemiştir: “Namaz kılarken benim arkamda ilk safta erkekler, sonra onların arkasına duranlar sonra onların arkasına duranlar.” (Müslim, Salat, 122; Ebu Davut, Salat, 95; Tirmizi, Mevakit, 54) buyurarak ilk safta erkeklerin sonra varsa çocukların en arkaya da kadınların saf yaparak namaz kılmalarını emretmiştir.
Birkaç kişi namaz kılarken bile nasıl bir düzen içerisinde kılınması gerektiğini talim etmiştir. Bu konuda Enes b. Malik, Peygamber Efendimizin evlerinde kendilerine namaz kıldırdığını ve namazda kendisinin ve bir yetiminin ilk safta yer aldıklarını ve Ümmü Süleym’in de kendilerinin arkasında namaza durduğunu bildirmiştir.(Buhari, Ezan, 78; Nesai, İmamet, 62)
Bir diğer hadiste Allah Resulü namaz kıldırırken kendisinin arkasına erkekleri, onların arkasına çocukları, çocukların arkasına da kadınları saf yaparak namaz kıldırdığı, rivayet edilmiştir. (Taberanî, Mucemul-Kebir, 3/291; Ahmet b. Hanbel, Müsned, 5/344)
Kadınlar Cuma namazı kılmakla mükellef mi?
Kadınlar Cuma namazı kılmakla mükellef değildirler. Bu hususta icma ve ittifak vardır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kimlerin Cuma namazı kılmakla mükellef olduğunu açıklamıştır: “Cuma namazı cemaat halinde kılınmak üzere her müslümanın üzerine vacip bir haktır. Ancak şu dört kimse bundan müstesnadır. Köle, kadın, çocuk ve hasta” (Ebu Davud, Salat 215; Hakim, Müstedrek, 1/425; Beyhaki, Sünen-i Kübra, 3/172)
Cabir (r.a.) dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:” Allah’a ve ahiret gününe inanan her kimsenin Cuma günü Cuma namazı kılması gerekir. Ancak şunlar Cuma namazı kılmakla mükellef değildirler; Hasta, yolcu, kadın, çocuk ve seferî olan kimse” (İbn Ebi Şeybe, Musannef, 1/446; Darakutni, Sünen, 2/3)
Konu ile ilgili bir başka rivayet ise şöyledir: “Kadınların Cuma namazı kılmaları farz değildir.” (Ebu Davud, Salat, 240; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/85)
İslam kadını, Cuma namazı kılma meşakkatinden muaf tutmuştur. Durum böyle iken onu ille gidip camide Cuma namazı kılman gerekir gibi meşakkate sokmak isteyenlerin ne yapmak istediğini anlamak zordur.